Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından bu yıl 74’üncü kez düzenlenen Türkiye Jeoloji Kurultayı yarın Ankara’da başlayacak. Kurultayın ‘şükran oturumu’, Doğu Anadolu Fay Hattı’nı ortaya çıkartan jeoloji mühendisi Esen Arpat onuruna düzenlenecek.
Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından bu yıl 74’üncü kez düzenlenen Türkiye Jeoloji Kurultayı yarın Ankara’da başlayacak. Kurultayın ‘şükran oturumu’, Doğu Anadolu Fay Hattı’nı ortaya çıkartan jeoloji mühendisi Esen Arpat onuruna düzenlenecek.
74. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 11-15 Nisan arasında Ankara’da yapılacak. Kurultayın ‘şükran oturumu’ ise bu yıl Esen Arpat onuruna düzenlenecek. Prof. Dr. Burhan Erdoğan’ın yürütücülüğünü üstlendiği şükran oturumu, kurultayın açılış günü olan 11 Nisan Pazartesi günü 13:30-16:30 saatleri arasında sekiz alt oturum halinde yapılacak.
"AFETLERDE EN BÜYÜK ZARARI HER ZAMAN DEPREM VERİYOR"
"Doğa kaynaklı afetler" teması ile düzenlenecek Jeoloji Kurultayı, Prof. Dr. Şükrü Ersoy'un "Tehlikede miyiz" başlıklı açılış konuşması ile başlayacak.
Ersoy, kurultay öncesi yaptığı açıklamada, “Kurultayımızın açılış konuşmasında, bizi bekleyen doğa ve insan kaynaklı tehlikelerin neler olduğunu ve sebep oldukları kayıpları anlatıyoruz.
Bu tehlikelerin yanı sıra bilgi teknolojilerinin yarattığı tehditler konusunda bilgiler verecek, sanal dünyadaki siber tehlikelere, dost teknolojilerin insanı tehdit eden düşman haline de dönüşebileceğine değiniyoruz.
Örnek vermek gerekirse biyoteknolojik bilgilerin insanları yok etmek için biyolojik silah yapımında kullanılabileceğini ve bizlerin bu gibi durumları göz önüne aldığımızda tehlikede olup olmadığımızı konuşuyoruz" dedi.
2013 yılından bu yana toz fırtınalardan depremlere, meteor çarpmasından tsunamilere kadar doğa kaynaklı her afeti kayıt altına alarak arşivlediğini belirten Ersoy, dünya üzerinde en çok meteorolojik afetlerin görüldüğünü, her yıl önemli kayıplar yaşandığını, ancak verdiği zararın büyüklüğü açısından depremin her zaman başta yer aldığını söyledi. Ersoy, küresel iklim değişimleri sebebiyle Türkiye'nin 2030'lu yıllara doğru ‘su fakiri’ olacağını vurguladı.
"ORTAYA ÇIKARTTIĞIMIZ FAY HATTI ANCAK 27 YIL SONRA RESMİ OLARAK KABUL EDİLDİ"
Jeoloji Mühendisleri Odası’na hakkında düzenlenen özel şükran oturumu için teşekkürlerini ileten Esen Arpat ise kurultay öncesinde, Doğu Anadolu Fay Hattı'nı ortaya çıkarttıkları dönemi ve o dönemde bu fayın varlığını kabul ettirmek için yaşadıkları zorlukları anlattı.
1971 yılındaki Bingöl depremi sonrası bölgede yaptığı incelemede depreme yol açan fay parçasının aslında Ölü Deniz Fay Sistemi ile bağlantılı olabileceğini raporlayan Arpat, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nde çalıştıkları dönemde Dr. Fuat Şaroğlu ile bu fay hattının devamı üzerinde çalışmaya başlayıp, fayın güneybatıya doğru uzanımını 1972 yılında yayımladıklarını söyledi.
Arpat, bu fayı ilgili kişilere kabul ettirmekte zorlandıklarını, fayın Bingöl depreminden sonra yayımlanan 1972 tarihli Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nda bulunmadığını, ancak 1996 yılında, yani 27 yıl sonra deprem haritasında yerini aldığı belirtti.
"GÜNÜMÜZDE BİLİMSEL OLARAK ELE ALINMASI GEREKEN OLAYLARA HALA BİLİM DIŞI YAKLAŞILIYOR”
Arpat, “Bu fayı kanıtlamaya çalıştığımız süreç içinde, yaptığımız çalışmalarla ilgili bilgi sızması sonucunda ilgili bakanlık tarafından soruşturma da yaşadık. Fayın varlığını kabul ettirmek için çeşitli kurum ve kişilerle toplantı ve paneller yaptık ancak sonuç alamadık.
2020 Elazığ depreminde etkinleşmiş olan fay parçası için, Bingöl depremi sonrasında kabul edilen 0,2g’lik ivme değerinin çok düşük olduğunu savunarak, 1977 yılında önermiş olduğum 0,5g’lik ivme değeri ancak 41 yıl sonra, 2018 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nda yer alabildi. Maalesef günümüzde de bilimsel olarak ele alınması gereken olaylara hala bilim dışı yaklaşımlar devam ediyor” dedi.
"ELAZIĞ DEPREMİNİ ÜRETMİŞ OLAN FAY PARÇASININ 8 BÜYÜKLÜĞÜNE VARAN DEPREM ÜRETME POTANSİYELİ VAR"
Elazığ’da en son yaşanan 6.8 şiddetindeki depremin Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleştiğini anlatan Arpat, “Deprem, meydana geldiği fay parçasının üretebileceği depremlere göre düşük bir büyüklükte gerçekleşti. Doğu Anadolu Fay Hattı'nın bu bölümü, büyüklüğü 8’e varabilecek depremler üretme potansiyeline sahip gözüküyor.
Karakaya Barajı'nın gerisinde biriken büyük su kütlesinin söz konusu fay kesiminde erken, dolayısıyla olağan koşullarda beklenebilecek olana göre çok daha düşük enerjili bir deprem üretmiş olabilir. Bu yönüyle de incelenmesi gerekir” diye konuştu.
Esen Arpat özel şükran oturumunun alt başlıkları şöyle: ‘Doğu Anadolu Sıkışmalı Tektonik Rejiminde Neo-volkanizmanın Yüzeylenmesinde Açılma Çatlaklarının Rolü’, ‘Doğu Anadolu Platosu’nun Kabuk Yapısının Doğasına Dair Yeni Gelişmeler’, ‘Güney Türkiye’de, N Gondvaniyen Alt Paleozoyik Yaşlı İstiflerinin Stratigrafisi ve Hirnansiyen Buzul Cökellerinin Özellikleri’, ‘Safranbolu-Karadere Yöresinde İstanbul-Zonguldak Biriminin Kristalen Temelinden Yeni Mezo ve Neoproterozoyik Zirkon U/Pb Yaşları:
Gondwana Dışı Bir Kaynak Alan Mı’, Kazdağı Masifi (KB Anadolu) ve Yusufeli (Artvin) Bölgeleri’ndeki Çalışmalarla Sakarya Kıtasının Jeolojisi ve Tektonik Evrimi’, ‘Arpat ve Bingöl 1969 Makalesinin Batı Anadolu Graben Sisteminin Anlaşılmasına Katkıları:
Arazi Gözleminin Gücü’, Kuzey Anadolu Fayı Zonu’nun Bayramören-Abant Gölü Arasında Jeolojik Atımı ve Kayma Oranı-İstanbul’un Kuzeyinde Yer Alan Volkanik Kayaların Mühendislik Özellikleri’.
Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından bu yıl 74’üncü kez düzenlenen Türkiye Jeoloji Kurultayı yarın Ankara’da başlayacak. Kurultayın ‘şükran oturumu’, Doğu Anadolu Fay Hattı’nı ortaya çıkartan jeoloji mühendisi Esen Arpat onuruna düzenlenecek.
74. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 11-15 Nisan arasında Ankara’da yapılacak. Kurultayın ‘şükran oturumu’ ise bu yıl Esen Arpat onuruna düzenlenecek. Prof. Dr. Burhan Erdoğan’ın yürütücülüğünü üstlendiği şükran oturumu, kurultayın açılış günü olan 11 Nisan Pazartesi günü 13:30-16:30 saatleri arasında sekiz alt oturum halinde yapılacak.
"AFETLERDE EN BÜYÜK ZARARI HER ZAMAN DEPREM VERİYOR"
"Doğa kaynaklı afetler" teması ile düzenlenecek Jeoloji Kurultayı, Prof. Dr. Şükrü Ersoy'un "Tehlikede miyiz" başlıklı açılış konuşması ile başlayacak.
Ersoy, kurultay öncesi yaptığı açıklamada, “Kurultayımızın açılış konuşmasında, bizi bekleyen doğa ve insan kaynaklı tehlikelerin neler olduğunu ve sebep oldukları kayıpları anlatıyoruz.
Bu tehlikelerin yanı sıra bilgi teknolojilerinin yarattığı tehditler konusunda bilgiler verecek, sanal dünyadaki siber tehlikelere, dost teknolojilerin insanı tehdit eden düşman haline de dönüşebileceğine değiniyoruz.
Örnek vermek gerekirse biyoteknolojik bilgilerin insanları yok etmek için biyolojik silah yapımında kullanılabileceğini ve bizlerin bu gibi durumları göz önüne aldığımızda tehlikede olup olmadığımızı konuşuyoruz" dedi.
2013 yılından bu yana toz fırtınalardan depremlere, meteor çarpmasından tsunamilere kadar doğa kaynaklı her afeti kayıt altına alarak arşivlediğini belirten Ersoy, dünya üzerinde en çok meteorolojik afetlerin görüldüğünü, her yıl önemli kayıplar yaşandığını, ancak verdiği zararın büyüklüğü açısından depremin her zaman başta yer aldığını söyledi. Ersoy, küresel iklim değişimleri sebebiyle Türkiye'nin 2030'lu yıllara doğru ‘su fakiri’ olacağını vurguladı.
"ORTAYA ÇIKARTTIĞIMIZ FAY HATTI ANCAK 27 YIL SONRA RESMİ OLARAK KABUL EDİLDİ"
Jeoloji Mühendisleri Odası’na hakkında düzenlenen özel şükran oturumu için teşekkürlerini ileten Esen Arpat ise kurultay öncesinde, Doğu Anadolu Fay Hattı'nı ortaya çıkarttıkları dönemi ve o dönemde bu fayın varlığını kabul ettirmek için yaşadıkları zorlukları anlattı.
1971 yılındaki Bingöl depremi sonrası bölgede yaptığı incelemede depreme yol açan fay parçasının aslında Ölü Deniz Fay Sistemi ile bağlantılı olabileceğini raporlayan Arpat, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nde çalıştıkları dönemde Dr. Fuat Şaroğlu ile bu fay hattının devamı üzerinde çalışmaya başlayıp, fayın güneybatıya doğru uzanımını 1972 yılında yayımladıklarını söyledi.
Arpat, bu fayı ilgili kişilere kabul ettirmekte zorlandıklarını, fayın Bingöl depreminden sonra yayımlanan 1972 tarihli Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nda bulunmadığını, ancak 1996 yılında, yani 27 yıl sonra deprem haritasında yerini aldığı belirtti.
"GÜNÜMÜZDE BİLİMSEL OLARAK ELE ALINMASI GEREKEN OLAYLARA HALA BİLİM DIŞI YAKLAŞILIYOR”
Arpat, “Bu fayı kanıtlamaya çalıştığımız süreç içinde, yaptığımız çalışmalarla ilgili bilgi sızması sonucunda ilgili bakanlık tarafından soruşturma da yaşadık. Fayın varlığını kabul ettirmek için çeşitli kurum ve kişilerle toplantı ve paneller yaptık ancak sonuç alamadık.
2020 Elazığ depreminde etkinleşmiş olan fay parçası için, Bingöl depremi sonrasında kabul edilen 0,2g’lik ivme değerinin çok düşük olduğunu savunarak, 1977 yılında önermiş olduğum 0,5g’lik ivme değeri ancak 41 yıl sonra, 2018 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nda yer alabildi. Maalesef günümüzde de bilimsel olarak ele alınması gereken olaylara hala bilim dışı yaklaşımlar devam ediyor” dedi.
"ELAZIĞ DEPREMİNİ ÜRETMİŞ OLAN FAY PARÇASININ 8 BÜYÜKLÜĞÜNE VARAN DEPREM ÜRETME POTANSİYELİ VAR"
Elazığ’da en son yaşanan 6.8 şiddetindeki depremin Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleştiğini anlatan Arpat, “Deprem, meydana geldiği fay parçasının üretebileceği depremlere göre düşük bir büyüklükte gerçekleşti. Doğu Anadolu Fay Hattı'nın bu bölümü, büyüklüğü 8’e varabilecek depremler üretme potansiyeline sahip gözüküyor.
Karakaya Barajı'nın gerisinde biriken büyük su kütlesinin söz konusu fay kesiminde erken, dolayısıyla olağan koşullarda beklenebilecek olana göre çok daha düşük enerjili bir deprem üretmiş olabilir. Bu yönüyle de incelenmesi gerekir” diye konuştu.
Esen Arpat özel şükran oturumunun alt başlıkları şöyle: ‘Doğu Anadolu Sıkışmalı Tektonik Rejiminde Neo-volkanizmanın Yüzeylenmesinde Açılma Çatlaklarının Rolü’, ‘Doğu Anadolu Platosu’nun Kabuk Yapısının Doğasına Dair Yeni Gelişmeler’, ‘Güney Türkiye’de, N Gondvaniyen Alt Paleozoyik Yaşlı İstiflerinin Stratigrafisi ve Hirnansiyen Buzul Cökellerinin Özellikleri’, ‘Safranbolu-Karadere Yöresinde İstanbul-Zonguldak Biriminin Kristalen Temelinden Yeni Mezo ve Neoproterozoyik Zirkon U/Pb Yaşları:
Gondwana Dışı Bir Kaynak Alan Mı’, Kazdağı Masifi (KB Anadolu) ve Yusufeli (Artvin) Bölgeleri’ndeki Çalışmalarla Sakarya Kıtasının Jeolojisi ve Tektonik Evrimi’, ‘Arpat ve Bingöl 1969 Makalesinin Batı Anadolu Graben Sisteminin Anlaşılmasına Katkıları:
Arazi Gözleminin Gücü’, Kuzey Anadolu Fayı Zonu’nun Bayramören-Abant Gölü Arasında Jeolojik Atımı ve Kayma Oranı-İstanbul’un Kuzeyinde Yer Alan Volkanik Kayaların Mühendislik Özellikleri’.