Üsküdar Çamlıca Kulesi’ne yalnızca yaklaşık 150 metre mesafedeki Bulgurlu Mahallesi'nde, Cengiz Holding Yönetim Kurulu Üyesi Şeref Cengiz’e ait 7 bin 306 m²'lik arazi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yeni bir imar planı hazırladı. Söz konusu parsel, Büyük ve Küçük Çamlıca Doğal Sit Alanı içinde bulunmasına rağmen, sit derecesi “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” statüsüne düşürülerek yapılaşmaya açıldı. Yeni plana göre alana iki katlı konut inşa edilmesine izin verildi. Bakanlık onayı, 3 Ocak 2024 tarih ve 8398281 sayılı resmi kararla yürürlüğe girdi .Geçmiş Hukuki Süreç:
Taşınmaz, 2005 yılında nazım imar planında “Rekreasyon Alanı” olarak belirlenen 1. Derece Doğal Sit Alanı içinde yer alıyordu. Mülk sahipleri bu durumu mahkemeye taşıdı. Uzun süren yargı süreci sonucunda, İstanbul 3. İdare Mahkemesi 19 Temmuz 2016’da arazi için “1. Derece Doğal Sit Özellikleri taşımadığı” gerekçesiyle plan değişikliğini hukuka aykırı buldu. Bakanlık ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi itiraz etti, ancak Danıştay 6. Dairesi 13 Kasım 2018’de bu itirazları reddederek kararı kesinleştirdi .Bu hukuki engeli aşan yeni imar planıyla birlikte, söz konusu arazi yapılaşmaya uygun hale getirildi. Alanın sit statüsü düşürülerek, iki katlı konut yapılabilir hale gelmesi, bölgedeki koruma politikaları ve imar süreçleri konusunda tartışmaları beraberinde getirdi.
Taşınmaz, 2005 yılında nazım imar planında “Rekreasyon Alanı” olarak belirlenen 1. Derece Doğal Sit Alanı içinde yer alıyordu. Mülk sahipleri bu durumu mahkemeye taşıdı. Uzun süren yargı süreci sonucunda, İstanbul 3. İdare Mahkemesi 19 Temmuz 2016’da arazi için “1. Derece Doğal Sit Özellikleri taşımadığı” gerekçesiyle plan değişikliğini hukuka aykırı buldu. Bakanlık ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi itiraz etti, ancak Danıştay 6. Dairesi 13 Kasım 2018’de bu itirazları reddederek kararı kesinleştirdi .Bu hukuki engeli aşan yeni imar planıyla birlikte, söz konusu arazi yapılaşmaya uygun hale getirildi. Alanın sit statüsü düşürülerek, iki katlı konut yapılabilir hale gelmesi, bölgedeki koruma politikaları ve imar süreçleri konusunda tartışmaları beraberinde getirdi.









