Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk'ten bu yana CHP'de genel başkanlık yapmış herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Türkiye'nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken, olayı başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye ihanettir, hem Türkiye'ye ihanettir.
Şöyle bir algı oluşturmak istiyorlar: "Zaten iktidar simsiyah. Yozlaşmış bir yönetim var. Oyumuzu kime verelim, CHP. CHP de onlar gibi..." Hayır efendim. CHP tertemiz bir partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.
Sivas ve Başbağlar'da yaşanan katliam hala içimizde. Bu katliam tedavisi ihmal edilmiş iltihapların sonucuydu diye bir açıklama yapmıştım. Artık hepimizin sağduyulu hareket etmesi lazım.
Ömer Faruk Gergerlioğlu bir tweeti paylaştı diye, dokunulmazlığı kaldırıldı, apar topar gözaltına alındı. AYM oy birliğiyle bir karar aldı. 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilmiştir' dedi. Serbest bırakın diyor. Anayasa'nın maddesine göre, AYM kararları Resmi Gazete'de hemen yayınlanır yasama, yürütme, yargı organları ve idari makamları bağlar diyor ama hala içeride. Bu mudur adalet?
Adaleti sadece kendimiz için istemiyoruz. AK Partili kardeşlerimiz de adalet istiyorlar. Bir medya patronu AK Partili, Sivas'ta. "Basının baskı altındadır. Son günlerde bir çok basın mensubunun sıkıntısı bu yeter artık basını özgür bırakın" diyor. Vicdanı olan, erdemi olan birisi söylüyor.
Bir insan bir göreve atandıktan sonra orayı kendi özel hapishanesi haline getirebilir mi? Melih Bulu getirdi. Boğaziçi Üniversitesi sanki onun özel hapishanesi. Kendisine özel bir dünya kurmuş. Öğrenci istemiyor, akademisyenler istemiyor, çalışanlar istemiyor. O bütün kapıları kapatmış. Gelenleri jopluyor. Her taraf neredeyse tel örgülerle çevrili, beyefendi içeride özgürüm ben diyor. Hayır efendim, sen kendi hapishaneni kendin yaptın.
Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk'ten bu yana CHP'de genel başkanlık yapmış herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Türkiye'nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken, olayı başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye ihanettir, hem Türkiye'ye ihanettir.
Şöyle bir algı oluşturmak istiyorlar: "Zaten iktidar simsiyah. Yozlaşmış bir yönetim var. Oyumuzu kime verelim, CHP. CHP de onlar gibi..." Hayır efendim. CHP tertemiz bir partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.
Sivas ve Başbağlar'da yaşanan katliam hala içimizde. Bu katliam tedavisi ihmal edilmiş iltihapların sonucuydu diye bir açıklama yapmıştım. Artık hepimizin sağduyulu hareket etmesi lazım.
Ömer Faruk Gergerlioğlu bir tweeti paylaştı diye, dokunulmazlığı kaldırıldı, apar topar gözaltına alındı. AYM oy birliğiyle bir karar aldı. 'Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilmiştir' dedi. Serbest bırakın diyor. Anayasa'nın maddesine göre, AYM kararları Resmi Gazete'de hemen yayınlanır yasama, yürütme, yargı organları ve idari makamları bağlar diyor ama hala içeride. Bu mudur adalet?
Adaleti sadece kendimiz için istemiyoruz. AK Partili kardeşlerimiz de adalet istiyorlar. Bir medya patronu AK Partili, Sivas'ta. "Basının baskı altındadır. Son günlerde bir çok basın mensubunun sıkıntısı bu yeter artık basını özgür bırakın" diyor. Vicdanı olan, erdemi olan birisi söylüyor.
Bir insan bir göreve atandıktan sonra orayı kendi özel hapishanesi haline getirebilir mi? Melih Bulu getirdi. Boğaziçi Üniversitesi sanki onun özel hapishanesi. Kendisine özel bir dünya kurmuş. Öğrenci istemiyor, akademisyenler istemiyor, çalışanlar istemiyor. O bütün kapıları kapatmış. Gelenleri jopluyor. Her taraf neredeyse tel örgülerle çevrili, beyefendi içeride özgürüm ben diyor. Hayır efendim, sen kendi hapishaneni kendin yaptın.