Başarı hikayeleri ve iş dünyası deyince akla gelen sunuculardan biri sizsiniz diyebiliriz artık. Sizin sunuculuk serüveniniz nasıl başladı?
Öncelikle teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için. 2006 yılından beri çalıştığım Cem TV’de başladı sunuculuk serüvenim. Reklam ve halkla ilişkiler müdürüyken oğluma hamile kaldım 2010 yılında. Kanalın o zaman ki program müdürü biz bunu yayına dönüştürelim dedi ve ‘’Bebeğim Büyüyor’’ diye bir program yaptık. Rahmetli Prof. Dr. Derin Kösebay ile birlikte. Aslında Türk televizyonlarında bir ilktir bu konseptte bir program. Çocuğun ay ay gelişimi ve ultrason görüntüleri canlı olarak yayınlandı bu programda. Aynı şekilde doğumum da sansürlü bir şekilde yayınlandı. Oğlum doğduktan sonra da ‘’Bebeğim Büyüyor’’ aynı konseptte çocuk gelişimi olarak devam etti. Yaklaşık 4 yıl sürdü. Sonrasında da izleyicilerimizden gelen yoğun istek üzerine kadın sağlığı ile ilgili bir program yaptık Prof. Dr. Teksen Çamlıbel ile birlikte. Bu program da üç sezon devam etti. Zaten Cem TV’nin uzun yıllardır çalışanıyım, burası ailem gibi. Birçok kanal programımızı transfer etmek istedi ama şimdilik burada çok mutluyum. ‘Başarı Hikayeleri’ de üç sezondur devam ediyor.
Programınız pek çok ödül aldı, sizin başarı sırlarınız neler?
Şimdi başarı hikayeleri yapıyorum ama bana sorulunca bu soru nasıl cevap vereceğimi bilemedim. İşin sırrı, benim sırrım daha doğrusu samimiyet. İzleyiciyle aramızdaki elektriğe ve güvene çok inanıyorum. Programımız zaten sohbet programı. Ben de izleyici gibi merak ederek konuğuma bazen spontane gelişerek soruları soruyorum. Onların hayat hikayelerini ben de bazen şaşırarak bazen üzülerek bazen sevinçle izliyorum. Benim sırrım samimiyet sanıyorum bu da izleyiciye yansıyor.
Herkesin çocukluk döneminde bir meslek hayali vardır, sizinki neydi?
Evrene mesaj bu herhâlde. Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji mezunuyum. Bilkent Üniversitesi’nde master yaptım ama küçükken ben de perdelerin arkasında elimde mikrofonla sunuculuk yapardım ve sunucu olmak isterdim. Bu hayal bir müddet sonra doktor olmak gibi hayallerle yer değiştirebildi ama demek ki doğru mesaj göndermişim bir yerden sonra yolum sunuculukla kesişti.
Günümüzde dijital dünyanın büyümesiyle artık herkes sunuculuk yapıyor oldu. Bu konuda kıstaslar olmalı mı sizce?
Çok öyle sivri kurallarım yok benim bu konuda. Yapabilen yapsın zaten yapamayanları izleyici görüyor. O ekrana yansıyan bir şey. İşini layıkıyla yapamayanlar bir müddet sonra eleniyor. Tabii eğitim ve deneyim çok önemli. Ama yapabilen herkes de yapabilir. Bununla ilgili benim bir kısıtlamam yok olmamalı da.
Yayına hazırlanırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Bir kere her zaman çok heyecanlıyım. Yaklaşık 12 yıldır canlı yayın yapıyorum ama her zaman o heyecanım 1 2 3 yayındayız derken devam ediyor. Bazen ne söyleyeceğimi bilemiyorum ama o kamera başlayınca çekime heyecan gidiyor bir şekilde akış devam ediyor. Konuklarımı hep yayından minimum bir saat öncesinde davet ediyorum. Çay kahve içip yayınını bir provasını yapıyoruz spontane şekilde birbirimizi tanıyoruz. Tabi haftada bir gün olan bir canlı yayın için biz bir hafta çalışıyoruz. Öyle ekrana çıkıp bir saatle olmuyor program. Ekip olarak da çok özverili çalışıyoruz. O ödüller ve izleyiciye geçen samimiyet de yoğun çalışma temposunun sonunda oluyor.
5 yıl sonra kendinizi nerde görüyorsunuz?
Hiç öyle bir şeyim yok. En önemlisi çocuklarımın ve ailemin sağlıklı olması. Benim de sevdiğim işi yapabiliyor olmam. İşimi çok seviyorum. Bu işte devam edebilmeyi istiyorum. Dediğim gibi sevdiklerimin ailemin sağlığından başka hiçbir hayalim yok.
Öncelikle teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için. 2006 yılından beri çalıştığım Cem TV’de başladı sunuculuk serüvenim. Reklam ve halkla ilişkiler müdürüyken oğluma hamile kaldım 2010 yılında. Kanalın o zaman ki program müdürü biz bunu yayına dönüştürelim dedi ve ‘’Bebeğim Büyüyor’’ diye bir program yaptık. Rahmetli Prof. Dr. Derin Kösebay ile birlikte. Aslında Türk televizyonlarında bir ilktir bu konseptte bir program. Çocuğun ay ay gelişimi ve ultrason görüntüleri canlı olarak yayınlandı bu programda. Aynı şekilde doğumum da sansürlü bir şekilde yayınlandı. Oğlum doğduktan sonra da ‘’Bebeğim Büyüyor’’ aynı konseptte çocuk gelişimi olarak devam etti. Yaklaşık 4 yıl sürdü. Sonrasında da izleyicilerimizden gelen yoğun istek üzerine kadın sağlığı ile ilgili bir program yaptık Prof. Dr. Teksen Çamlıbel ile birlikte. Bu program da üç sezon devam etti. Zaten Cem TV’nin uzun yıllardır çalışanıyım, burası ailem gibi. Birçok kanal programımızı transfer etmek istedi ama şimdilik burada çok mutluyum. ‘Başarı Hikayeleri’ de üç sezondur devam ediyor.
Programınız pek çok ödül aldı, sizin başarı sırlarınız neler?
Şimdi başarı hikayeleri yapıyorum ama bana sorulunca bu soru nasıl cevap vereceğimi bilemedim. İşin sırrı, benim sırrım daha doğrusu samimiyet. İzleyiciyle aramızdaki elektriğe ve güvene çok inanıyorum. Programımız zaten sohbet programı. Ben de izleyici gibi merak ederek konuğuma bazen spontane gelişerek soruları soruyorum. Onların hayat hikayelerini ben de bazen şaşırarak bazen üzülerek bazen sevinçle izliyorum. Benim sırrım samimiyet sanıyorum bu da izleyiciye yansıyor.
Herkesin çocukluk döneminde bir meslek hayali vardır, sizinki neydi?
Evrene mesaj bu herhâlde. Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji mezunuyum. Bilkent Üniversitesi’nde master yaptım ama küçükken ben de perdelerin arkasında elimde mikrofonla sunuculuk yapardım ve sunucu olmak isterdim. Bu hayal bir müddet sonra doktor olmak gibi hayallerle yer değiştirebildi ama demek ki doğru mesaj göndermişim bir yerden sonra yolum sunuculukla kesişti.
Günümüzde dijital dünyanın büyümesiyle artık herkes sunuculuk yapıyor oldu. Bu konuda kıstaslar olmalı mı sizce?
Çok öyle sivri kurallarım yok benim bu konuda. Yapabilen yapsın zaten yapamayanları izleyici görüyor. O ekrana yansıyan bir şey. İşini layıkıyla yapamayanlar bir müddet sonra eleniyor. Tabii eğitim ve deneyim çok önemli. Ama yapabilen herkes de yapabilir. Bununla ilgili benim bir kısıtlamam yok olmamalı da.
Yayına hazırlanırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Bir kere her zaman çok heyecanlıyım. Yaklaşık 12 yıldır canlı yayın yapıyorum ama her zaman o heyecanım 1 2 3 yayındayız derken devam ediyor. Bazen ne söyleyeceğimi bilemiyorum ama o kamera başlayınca çekime heyecan gidiyor bir şekilde akış devam ediyor. Konuklarımı hep yayından minimum bir saat öncesinde davet ediyorum. Çay kahve içip yayınını bir provasını yapıyoruz spontane şekilde birbirimizi tanıyoruz. Tabi haftada bir gün olan bir canlı yayın için biz bir hafta çalışıyoruz. Öyle ekrana çıkıp bir saatle olmuyor program. Ekip olarak da çok özverili çalışıyoruz. O ödüller ve izleyiciye geçen samimiyet de yoğun çalışma temposunun sonunda oluyor.
5 yıl sonra kendinizi nerde görüyorsunuz?
Hiç öyle bir şeyim yok. En önemlisi çocuklarımın ve ailemin sağlıklı olması. Benim de sevdiğim işi yapabiliyor olmam. İşimi çok seviyorum. Bu işte devam edebilmeyi istiyorum. Dediğim gibi sevdiklerimin ailemin sağlığından başka hiçbir hayalim yok.