Nanobotlar, yalnızca birkaç mikron çapında olup biyouyumlu malzemelerle kaplanarak bağışıklık sisteminden korunuyor. Bu sayede hassas kan damarlarında güvenle hareket edebiliyor ve doğrudan tıkanıklık bölgelerini hedef alabiliyor. Plak tespit edildikten sonra, nano düzeyde salınan enzimatik maddeler plakları parçalayarak biyouyumlu bir iskele bırakıyor. Bu yapı, damar iç yüzeyinin yeniden onarımını teşvik ederek klasik müdahale yöntemlerine kıyasla çok daha nazik ama etkili bir çözüm sunuyor.Nanobotlar ayrıca gelişmiş sensörler aracılığıyla gerçek zamanlı damar geometrisini ve kan akımını haritalıyor. Bu sayede pıhtı oluşumundan ya da hassas bölgelerden kaçınarak optimal hareket rotasını belirliyor. Bunun sonucunda, insan müdahalesine gerek kalmadan, vücudun içinde minik bir bakım ekibi gibi görev yapıyorlar.Ön klinik hayvan deneylerinde nanobotlar, birkaç hafta içinde ciddi plak temizliği sağladı; damar elastikiyetinde ve kan basıncında net iyileşmeler gözlendi. Tedavi esnasında çevre dokuya zarar verilmediği gibi, kişiye özel programlanabilmesi sayesinde hastaya özgü tedavi stratejileri uygulanabiliyor.
Bu teknoloji; sadece kalp damar hastalıkları değil, doku onarımı, tümör hücresi temizliği ve hedefe yönelik gen tedavileri gibi alanlarda da çığır açabilecek potansiyele sahip. Biyomühendislik, robotik, yapay zekâ ve tıp disiplinlerinin iç içe geçtiği bu buluş, mikroskobik cihazlarla bireylerin biyolojik işleyişini otomatik ve sürekli koruyan bir tıbbi paradigmaya işaret ediyor.Eğer insanlar üzerinde yapılacak ileri klinik denemeler başarılı olursa, bu teknoloji küresel ölçekte kardiyovasküler tedavide devrim yaratabilir; hastalık yükünü ve mortaliteyi büyük ölçüde azaltabilir.Michigan State Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmada, nanopartikül terapiler, domuz modellerinde damar plağını hedef alarak bağışıklık sisteminin plakları “yemesi”ni sağlıyor ve inflamasyonu azaltıyor. Stanford Üniversitesi ve ABD Ulusal Kalp Araştırma Enstitüsü’ne bağlı araştırmacılar, farelerde nanopartiküllerle arterlerdeki plak miktarını azaltarak başarıya ulaştı. Alıntılı bilimsel yayınlar, nanoterapi yaklaşımlarının tedavi etkinliğini artırdığını, yan etkileri minimize ettiğini ve hedefe yönelik uygulanabilirliğini doğruluyor.
Bu teknoloji; sadece kalp damar hastalıkları değil, doku onarımı, tümör hücresi temizliği ve hedefe yönelik gen tedavileri gibi alanlarda da çığır açabilecek potansiyele sahip. Biyomühendislik, robotik, yapay zekâ ve tıp disiplinlerinin iç içe geçtiği bu buluş, mikroskobik cihazlarla bireylerin biyolojik işleyişini otomatik ve sürekli koruyan bir tıbbi paradigmaya işaret ediyor.Eğer insanlar üzerinde yapılacak ileri klinik denemeler başarılı olursa, bu teknoloji küresel ölçekte kardiyovasküler tedavide devrim yaratabilir; hastalık yükünü ve mortaliteyi büyük ölçüde azaltabilir.Michigan State Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmada, nanopartikül terapiler, domuz modellerinde damar plağını hedef alarak bağışıklık sisteminin plakları “yemesi”ni sağlıyor ve inflamasyonu azaltıyor. Stanford Üniversitesi ve ABD Ulusal Kalp Araştırma Enstitüsü’ne bağlı araştırmacılar, farelerde nanopartiküllerle arterlerdeki plak miktarını azaltarak başarıya ulaştı. Alıntılı bilimsel yayınlar, nanoterapi yaklaşımlarının tedavi etkinliğini artırdığını, yan etkileri minimize ettiğini ve hedefe yönelik uygulanabilirliğini doğruluyor.









