Yüksek sıcaklık süperiletkenlerinden üretilen kablo, karmaşık şekilde bükülmüş tellerden oluşuyor ve sıvı helyum yerine sıvı azotla soğutuluyor. Bu sayede hem maliyetler düşüyor hem de sistem daha uygulanabilir hale geliyor. Geleneksel kablolar ısıya dönüşen enerji kaybına yol açarken, yeni süperiletken sistem sıfır dirençle akım iletebiliyor ve manyetik alanların sürekliliğini sağlıyor.Max Planck Plazma Fiziği Enstitüsü’nde yapılan testlerde kablonun, füzyon reaktörleri için gerekli seviyelerde sürekli çalışabildiği doğrulandı. Uzmanlar bu teknolojinin deneysel reaktörler ile ticari santraller arasındaki en kritik eksik halkayı tamamladığını vurguluyor.Füzyon santralleri, sera gazı salmadan ve uzun ömürlü nükleer atık üretmeden enerji sağlayacak. Tek bir tesis, asırlar boyunca şehirlerin enerji ihtiyacını karşılayabilecek. Almanya’nın yenilenebilir enerji alanındaki liderlik hedefiyle birleştiğinde, bu gelişme sadece Avrupa’nın değil, tüm dünyanın enerji dengelerini değiştirebilir.En dikkat çekici nokta ise teknolojinin ölçeklenebilir olması. Mühendisler, yeni kablonun gelecek nesil tokamak ve stellarator reaktörlerine entegre edilmesi için şimdiden planlamalara başladı. Bu adım, füzyon enerjisinin artık “her zaman 30 yıl uzakta” olan bir hayal değil, yakın geleceğin gerçeği olabileceğini gösteriyor.
Teknoloji
Yayınlanma: 06 Ekim 2025 - 14:12
Almanya, Füzyon Enerjisi İçin İlk Süperiletken Kablosunu Geliştirdi
Temiz ve sınırsız enerji hayali olan nükleer füzyonun önündeki en büyük engel, plazmayı hapsedecek kadar güçlü manyetik alanların sürekli ve kayıpsız biçimde sağlanmasıydı. Almanya’da mühendisler bu alanda tarihi bir adım atarak, füzyon reaktörlerinin ihtiyaç duyduğu devasa yükleri enerji kaybı olmadan taşıyabilen ilk “füzyona hazır süperiletken kabloyu” geliştirdi.
Teknoloji
06 Ekim 2025 - 14:12
İlginizi Çekebilir









