Kürt sorununda "yeni çözüm süreci" tartışmaları sürüyor.Günlerdir yapılan açıklamaların ardından DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncay Bakırhan, "olası bir yeni süreç" konusunda gazetecilere konuştu.İki eşbaşkan cezaevinde ziyaret ettikleri HDP'nin eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın konuya yaklaşımlarına dair mesajlarını da paylaştı, "şeffaflık" vurgusu yaptı.Gazete Duvar'ın haberine göre, Tuncer Bakırhan, en önemli rolün Türkiye'nin birinci partisi durumundaki CHP'ye düştüğünü belirtti. Yerel seçimler öncesi partisinin görüşme yapmadığını söyleyen Bakırhan, "Henüz bir süreç mi, değil mi onu da bilmiyoruz. Resmi olarak bu işi başlatanlarla bir temasımız, görüşmemiz olmadı. Gayriresmi yollarla da bir görüşme ya da temas olmadı. Bu bir anda, tokalaşmayla başlayan bir süreç" ifadelerini kullandı.
'PKK’ye talimat verecek bir noktada da değiliz'
Sürece ihtiyaç olduğunu ancak "iyi niyet adımları gerektiğini" belirten Bakırhan, "Parmak sallamayla yeni siyaset, yeni süreç başlamaz. Daha geçen gün 270’e yakın parti yöneticimiz gözaltına alındı. İl, ilçe eşbaşkanlarımız tutuklanıyor" dedi. Durumu kurullarında tartıştıklarını dile getirdi.Abdullah Öcalan'la görüşülüp görüşülmediğini bilmediklerini ifade eden Tuncer Bakırhan, Türkiye'nin toplumsal barışına katkı sunacak bir zemine dünden hazır olduklarının altını çizdi:"Tabii ki biz de aktörüz. Parlamentoda grubu bulunan, Türkiye'nin üçüncü büyük partisiyiz. Demokratik siyaset zemininde üzerimize düşen bir sorumluluk varsa tabii ki yerine getiririz. Bunun aktörü biziz. Ama Sayın Bahçeli'nin dediği gibi PKK’ye talimat verecek, ‘şunu yap’ diyecek bir noktada da değiliz. Sanırım bunu herkes biliyor. Bizim işimiz de değil.""Geçmişten dersler çıkararak gerçekten samimi bir şekilde bu meselenin çözümüne bir yol mu buluyor? Biz de bunu anlamaya çalışıyoruz" diyen Bakırhan, kapalı kapılar arkasında görüşmeyeceklerini, gelişmeleri kamuoyuyla paylaşacaklarını belirtti.Bakırhan daha önceki dönemden bugün gelinen noktanın farklı olduğunuysa şu sözlerle anlattı: "Saha gerçekliği Kuzey Doğu Suriye'de bir bölge açığa çıkardı. Suriye yıkılmadı, Şam'da namaz da kılınmadı. İran daha örgütlü bir şekilde bölgede bulunuyor. BOP’a hâlâ o dönem eşbaşkanlık yapma potansiyeli koşulları vardı. Şimdi değil eşbaşkan BOP’a muhtar olunur mu bilemiyorum. O süreçte Kürtlerle barış sağlansaydı şimdi Türkiye'nin Orta Doğu'daki, bölgedeki rolü bence farklı olurdu. Model olurdu."'Meclis'te bir barış komisyonu olabilir'
Bahçeli'nin tokalaşmasının önceden çalışılmış, hesaplanmış, tartışılmış bir şey olduğuna inandığını belirten Bakırhan, "Meclis zaten böyle bir zemin için var. Meclis'te bir barış komisyonu olabilir, bence Türkiye'de birinci durumda olan partinin bir temsilcisi de başında olabilir. Bence en önemlisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu meseleye katkı sunması" diye konuştu.'DEM Parti demokratik zeminde kendi rolünü ve misyonunu çok net oynayacak'
Tülay Hatimoğulları ise DEM Parti'nin konuyla ilgili taraf olduğunu vurguladı. "DEM Parti demokratik zeminde kendi rolünü ve misyonunu bu anlamıyla çok net oynayacak. Ama gerçekten bir çatışmasızlık ve çözüm sürecinde bir samimiyet varsa İmralı’yla bir görüşme varsa bu rejimi uygulayanların bundan vazgeçmesi gerekiyor" diye konuştu. Hatimoğulları şunları söyledi:"Sevgili Demirtaş'la görüşmemiz bugün gerçekleşti. Dün de Figen Yüksekdağ'la görüşmemiz oldu. Selçuk Mızraklı hocamızla da konuştuk. Her üç arkadaşımızla ortaklaştığımız nokta şu: DEM Parti'nin durduğu zemin net. Çerçevesi belli bu zeminden ilerleyeceğiz. Bu konuda mutabıkız kendileriyle. Partinin şu ana kadar çizdiği çerçeve şudur: DEM Parti barıştan yanadır. Kürt sorunu Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bu sorunun çözülmesi Türkiye'nin demokratik ortamını daha fazla büyütecek ve Türkiye’yi rahatlatacak. Ayrıca da bu savaşın ve çatışmanın ülke ekonomisine çok bir yükü var. Şu an Türkiye çok derin bir ekonomik krizle karşı karşıyayken buradan da ele alınmalı bu konu."'Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın serbest bırakılması gerekiyor'
"Barışı ve demokrasiyi biz hapishanede konuşuyoruz. AİHM kararlarının uygulanmasını hep söyledik. Bir kez daha söylüyorum. Hem Gezi tutukluları için hem de Kobanê tutukluları için AİHM kararlarının uygulanması bir göstergedir" diyen Haimoğulları, çatışan kesimlerin bir arada olması ve görüşmesi gerektiğini ifade etti.Selahattin Demirtaş'ın özeleştiri konusunda "Biz ne yapmışız da özeleştiri vereceğiz? Ortada bir suç mu var?" dediğini aktaran Hatimoğulları, "Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın ortada AİHM kararları da varken, Türkiye'nin de AİHM kararlarına uyması gerekirken, serbest bırakılması gerekiyor. Buna bir şey daha ekliyoruz; Selahattin Demirtaş da Figen Yüksekdağ da şunu çok net ifade ettiler: Biz elbette dışarıda olsak barış sürecine daha büyük katkı sağlarız ama içeride de olsak dışarıda da olsak bu sürecin partimizin çizeceği çerçeve etrafında bir parçası olacağız" şeklinde konuştu. 'Somut adımlar atılmasına ihtiyaç var'
DEM Parti Eş Genel Başkanları, Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, dün de Edirne Cezaevi’nde bulunan eski HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti. Ziyaret yaklaşık 4 saat sürdü.DEM Parti’den ziyaret sonrası yapılan açıklamada şöyle denildi:"Cezaevindeki arkadaşlarımız, partimizin izlediği politikayı olumlu bulduklarını ve desteklediklerini söylediler. Onurlu bir barış için hem kendilerinin hem de diğer siyasi mahpusların her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını teyit ettiler. Sürece ilişkin henüz atılan bir adım olmadığını, bu konuda somut adımlar atılmasına ihtiyaç olduğunu ifade ettiler. Özellikle de bu sürecin başlamasının en önemli ve öncelikli yolunun İmralı tecridinin kaldırılması olduğunu ifade ettiler. Bu nedenle tecridin önemli bir gündem olarak ele alınması gerektiğini söylediler. Onurlu bir barış için katkı verebilecek bütün herkese de katkı sunma çağrısında bulundular. Her şeye rağmen yoldaşlarımız, ödedikleri bedellerin barışa katkı sunmasını temenni ediyor. Bizler de arkadaşlarımıza bu değerli görüşleri için çok teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki süreçte siyasi tutsak arkadaşlarımızın dışarıda katkı sunacak bir pozisyonda olmalarını hem önemsiyoruz hem de bekliyoruz."'Türkiye’de yeni bir çözüm süreci olmaz, olamaz'
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum da konuyla ilgili X hesabından bir açıklama paylaştı.Uçum, "Yumuşama, normalleşme, tokalaşma hangi tutum ve dil referans verilirse verilsin Türkiye’de ne önceki uygulamaya benzer ne de yeni versiyonla bir çözüm süreci olmaz, olamaz" dedi. "O süreçler geçmişte kaldı, tarihe mal oldu" diyen Uçum şu ifadeleri kullandı:"Devlet deneyip tam sonuç alamadığı yol ve yöntemleri bir daha denemez. Devlet başka etkili yol ve yöntemler bulur. O da 15 Temmuzdan sonra uygulanan güçlü ve etkili siyasi ve askeri stratejilerdir. Bunların yumuşatılması veya bunlardan vazgeçilmesi söz konusu olmaz. Terör Türkiye içinde nerdeyse tamamen tasfiye edildi. Sınır ötesi güvenlik bölgeleriyle birlikte ise tümden tasfiye edilecek bir sürece girildi. Kimse bu sürece engel olamaz."Uçum "yeni çözüm süreci" girişiminin 360 milletvekiliyle seçimlerin yenilenmesi kararı alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeniden adaylık imkanı açmakla, İsrail'in bölgedeki saldırganlığıyla ilgisi olmadığını savundu.'DEM Parti terör vesayetinden kurtulma imkanını değerlendiremezse hukuk yoluyla tasfiye edilir'
Cumhurbaşkanı Danışmanı, DEM Parti'nin "kendisine sunulan terör vesayetinden kurtulma imkanını sosyal ve siyasi açıdan değerlendirmesini aksi halde hukuk yoluyla tasfiye edileceklerini" söyledi:"Türkiye partisi olun çağrısı ise kıymetlidir ve şöyle tercüme edilebilir: Birincisi DEM’in kendi içinden yükselen 'bizi terör ve şiddet siyasetinden kurtarın' talebini ifade edenlere bir imkan sağlamaktır.İkincisi DEM’i terör vesayetinden kurtarmak için DEM’e bir seçenek sunmaktır. Üçüncüsü, TBMM’de DEM üzerinden etkili kılınan terör vesayetini hem DEM üzerinden hem de TBMM’den tasfiye etmektir. Eğer DEM kendisine sunulan terör vesayetinden kurtulma imkanını sosyal ve siyasi açıdan değerlendirmezse veya bu imkanı kötüye kullanırsa o zaman TBMM’de DEM üzerinden yürütülen terör vesayeti hukuk yoluyla tasfiye edilir. Bu da kaçınılamaz bir gerçektir.Bu açılan yolla terör vesayeti tarihe gömülürse, TBMM, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, Türkiye yüzyılına yakışan yeni bir anayasayı ilk dört maddenin esaslarının ve demokratik kazanımlarının üzerine bina ederek çok daha güçlü bir şekilde ve kapsayıcı bir halde hayata geçirme imkanına kavuşur. Bu tarihsel fırsatı kimse ıskalamamalı ve göz ardı etmemelidir. Bunun yolu da şu olabilir: Terörü son noktasına kadar yok edecek mücadeleyi aynen sürdürmek ama Türkiye’nin bütünlüğünü, birliğini ve demokrasisini güçlendirecek demokratik siyaseti en kapsamlı hale getirecek şekilde diyalog ve işbirliğini hayata geçirmek. Bu da mümkündür."AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala ise Abdullah Öcalan ile görüşmenin gündemlerinde olmadığını belirterek “Geçmişte oldu, bitti. Her seferinde aynı şeyi yapmak durumunda değiliz. Çözüm süreci masamızda yok” demişti.DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da, Mehmet Uçum'un sözlerine X hesabından yanıt verdi.Doğan, "Kötülüklerin Başdanışmanı" diyerek Uçum'u etiketlediği paylaşımında, "Sizin gibi vesayetçileri çok iyi tanıyoruz. Korkununuzu da, tedirginliğinizi de tahmin ediyoruz! Bu ülke ivedilikle sizin gibilerin vesayetinden kurtulmalı" ifadelerini kullandı.'Öcalan çağrı yapsın diyorsanız, bunun içini doldurmalısınız'
Daha önceki çözüm süreci dönemi aktörlerinden eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını Artı Gerçek'ten İrfan Aktan'a değerlendirdi."Öcalan çağrı yapsın diyorsanız, bunun içini doldurmalısınız" diyen Arınç, yeni bir sürecine ihtiyaç olduğunu ancak bunun bir içeriği olması gerektiğini ifade etti:"Bunun hukuk ve adalet tarafı, toplumsal barış tarafı var. Keza gazetecilerle, yazarlarla işbirliği yapmaya ihtiyaç var. Ayrıca cezaevlerinde bu kadar insan varken, bunların da özgürlüklerine kavuşması lazım. Genel bir irade beyanını ortaya koyup, 'biz bu düşüncedeyiz, bunu gerçekleştirmek istiyoruz' demek yeterli. Manifestoya da gerek yok. İktidar tarafı, 'şu insanlar bu işle memur' desin, karşı taraf da 'tamam, bizim de şu arkadaşlarımız bu işte size yardımcı olacaklar' desin. Gerekirse Meclis’te bir komisyon kurarak, gerekirse dışarıdan bir platform üzerinden bu iş devam ettirilebilir. Tabii onlara da tam yetki verilmesi suretiyle. İnşallah olacak, biz buna yürekten inanıyoruz. Yeter ki, irade olsun." Kaynak:SolHaber