Balıkların solungaç yapısını taklit eden bu sistem, ultra ince nanomembranlar aracılığıyla çevresindeki sudan veya gazsız ortamlardan oksijen moleküllerini çekebiliyor. “Seçici difüzyon” adı verilen yöntemle oksijen doğrudan mikro akışkan kanallara aktarılıyor ve kan dolaşımına karışıyor. Bu sayede tüplere, oksijen tanklarına ya da pompalara gerek kalmıyor.Laboratuvar testlerinde, Aqualung-X prototipinin memeli dokularını yalnızca su içindeki oksijenle saatler boyunca hayatta tutabildiği bildirildi. Grafen ve silikon hibritinden üretilen zar yapısı ise yalnızca birkaç atom kalınlığında olmasına rağmen, yüksek basınç ve sıcaklıklara dayanıklılık göstererek maksimum gaz transferi sağlıyor.Cihazın en dikkat çekici özelliği ise adaptif yapısı: Çevresel yoğunluğa göre oksijen emme hızını otomatik olarak ayarlıyor ve vücudun doğal nefes alma ritmini taklit ediyor. Bu teknoloji;Tıpta: Hasarlı akciğerlerin yerine geçebilecek, solunum yetmezliği çeken hastalara destek olabilecek.Uzay araştırmalarında: Astronotların farklı atmosferlerde oksijen solumasına veya kendi karbondioksitlerini yeniden oksijene dönüştürmesine olanak tanıyacak.
Denizcilikte: Tüpsüz dalışta devrim yaratabilecek.
Bilim insanları, bu buluşun yalnızca bir medikal cihaz olmadığını, aynı zamanda “Dünya ile ötesi arasında biyolojik bir köprü” işlevi gördüğünü vurguluyor.
Denizcilikte: Tüpsüz dalışta devrim yaratabilecek.
Bilim insanları, bu buluşun yalnızca bir medikal cihaz olmadığını, aynı zamanda “Dünya ile ötesi arasında biyolojik bir köprü” işlevi gördüğünü vurguluyor.









