İnsan ve hayvanlar arasındaki farklar, hem bilimsel hem de İslami açıdan ele alındığında oldukça derin ve anlamlıdır. Bilim, insanı biyolojik ve zihinsel kapasitesiyle diğer canlılardan ayırırken; İslam, insanın ruhsal ve ahlaki sorumluluklarını vurgular. Bununla birlikte, insanın ihtiyacından fazlasını elde etme arzusu, geçim ve rızık kaygısı gibi konular da hem psikolojik hem de dini açılardan önem taşır.
Bilimsel Perspektiften İnsan ve Hayvan Arasındaki Farklar
Bilim insanı, yüksek bilişsel kapasitesi, soyut düşünme yeteneği, karmaşık dil becerisi ve bilinçli karar alma mekanizmalarıyla diğer canlılardan ayırır. Evrimsel biyolojiye göre insan:
Özgün Zeka ve Soyut Düşünme: İnsan, plan yapabilen, geleceği öngörebilen ve bilinçli kararlar alabilen bir varlıktır. Hayvanlar içgüdüsel olarak hareket ederken, insan akıl ve mantıkla yönlendirilir.
Dil ve İletişim Yeteneği: İnsan, karmaşık diller oluşturabilen, semboller kullanabilen ve soyut kavramları tartışabilen tek varlıktır.
Ahlaki ve Vicdani Yargılar: İnsan, doğru ve yanlışı ayırt edebilme yetisine sahiptir. Ahlak kavramı, insanın sosyal yapısını belirleyen önemli bir faktördür.
İslami Perspektiften İnsan ve Hayvan Arasındaki Farklar
İslam'a göre insan, Allah tarafından yaratılmış ve diğer varlıklardan üstün kılınmıştır. Kur’an’da, insanın Allah’a kulluk etmek için yaratıldığı ve akıl verilerek sorumluluk sahibi olduğu belirtilir:
Ruh ve Akıl: İslam’a göre insan, sadece biyolojik bir varlık değil, aynı zamanda ruhsal bir varlıktır. Allah, insana ruhundan üflemiş (Sad, 38:72) ve ona akıl ve irade vermiştir.
Emanet Sahipliği: İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir (Bakara, 2:30). Bu nedenle, diğer varlıklara karşı sorumluluk taşır ve onlara zulmetmemesi gerekir.
İmtihan Dünyası: İnsan, özgür iradesiyle hareket edebilen ve bu dünyada imtihan edilen bir varlıktır. Hayvanlar ise içgüdüleri doğrultusunda yaşarlar ve dini bir sorumluluk taşımazlar.
İnsanın İhtiyacından Fazlasını Elde Etme Arzusu ve Geçim Kaygısı
İnsan, hayatta kalmak için temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Ancak, modern dünyada ihtiyaçtan fazlasına sahip olma arzusu yaygınlaşmıştır. Psikolojiye göre bu, insanın doğasında bulunan “daha fazlasını isteme” eğiliminden kaynaklanır. Ancak İslam, bu konuda dengeyi korumayı öğütler:
Kanaatkârlık ve Şükür: İslam, insanın elindekine şükretmesini ve kanaatkâr olmasını öğütler. “Şayet şükrederseniz, elbette (nimetimi) artırırım.” (İbrahim, 14:7) ayeti, bu konuda önemli bir rehberdir.
Denge ve İsraf: İslam, ne aşırı tüketimi ne de dünyadan tamamen el etek çekmeyi önerir. “Yiyin, için fakat israf etmeyin.” (Araf, 7:31) ayeti, insanın ihtiyacını aşan harcamalardan kaçınmasını söyler.
Rızık Kaygısı ve Tevekkül: İslam’a göre rızık, Allah’ın takdirindedir ve her canlının rızkı önceden belirlenmiştir. “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkı Allah’a ait olmasın.” (Hud, 11:6) ayeti, bu güveni sağlar.
Bilim ve İslam, insanın doğasını farklı açılardan ele alsa da, insanın hayvanlardan ayrılan özel bir varlık olduğu konusunda birleşir. İslam, insanı sorumluluk sahibi ve bilinçli bir varlık olarak görerek, onun dünyadaki davranışlarını düzenler.
Modern dünyada, insanın ihtiyacından fazlasına sahip olma arzusu ve rızık kaygısı artmış olsa da, İslam denge, kanaatkârlık ve tevekkül ile huzurlu bir yaşamın kapılarını aralar. İnsan, sadece maddi kazançlarla değil, manevi değerlerle de tatmin olmalıdır.